22 Ocak 2008 Salı

AKP’nin irtica raporu

Güçlü Özgan

Yıl 1986… Tayip Erdoğan Afganistan’dan gelen bir misafirin hemen önünde halının üzerinde oturuyordu. Ve bir kare fotoğraf çekiliyordu. Bu fotoğraf Tayip Erdoğan’a uzun siyaset yolculuğunda hep eşlik ediyordu. Erdoğan’ın hemen dizlerinin dibinde oturduğu isim Gulbeddin Hikmetyar… Sovyet işgalinde İslamcı direnişi ülkesinde örgütleyen sonrasında da başbakanlık koltuğuna oturan tartışmalı bir isim. Yıllar sonra bu fotoğraf gazete sayfalarına taşındığında Erdoğan durumu şöyle açıklıyordu: “O fotoğraf 1986 yılında çekilmiştir. Hikmetyar Afganistan’ın Başbakanı sıfatıyla resmi davetle Türkiye'ye gelmiştir. Ben de o zaman siyasi bir partinin il başkanıydım...” Ama durum göründüğünden farklıydı. Bir kere Hikmetyar o tarihte resmi davetle değil, Refah Partisi’nin daveti üzerine Türkiye’ye gelmişti. Üstelik kendisi ülkesinde Başbakanlık görevine 1990 yılında seçilmişti…
Elbette sadece Tayip Erdoğan değil, Mili Görüş çizgisinde yürüyen her ismin, amaca yönelik olarak kurulan her parti benzer konularda çeşitli “açıklar” veriyordu. Bu açıklar da sistem içerisinde kimi zaman hak ettiği kimi zamanda da hak ettiğinden az tepkiyle karşılaşıyordu. 28 Şubat süreci benzer olayların sonucunda yaşanıyordu. Son yaşanan Cumhurbaşkanlığı seçimi sürecine damga vuran Genelkurmay açıklamasında da benzer “irticai” risklere dikkat çekiliyordu. Bildiride laik sistemi tehlikeye düşüren olaylardan bazılarına gönderme yapılırken bunlar “mesela” başlığı altında özetleniyordu. Oysa AKP’nin dört buçuk yıllık iktidar sürecine bakıldığında bunlar gibi onlarca olaya rastlıyoruz. Kimilerine göre rejimi yıpratmak için atıla gizli adımların izleriydi bunlar, kimilerine göre ise sadece yanlış anlaşılmalar silsilesinin birer parçasıydı. Ne olursa olsun Genelkurmay’ın ya da meydanlarda laik düzeni savunan yüz binlerin endişelerinde haklı olup olmadıklarını görebilmek için olaylardan bazılarını hatırlamakta fayda var.

Cemaat kolejlerine para aktarma operasyonu muydu?

Milli Eğitim Kanunu’nda değişiklik yapılarak, on bin yoksul çocuğun özel okullarda okutulmasını, parasının da devlet tarafından ödenmesini öngören bir yasa teklifi yapıldı. Bu yasa değişikliğinin Anayasa’nın 42. maddesine uygun olmadığı söylendi. Bu tartışmalardaki asıl ilgi çekici nokta, çocukların kolejlerde okutulması söyleminin arkasında cemaatlere ait olduğu bilinen kolejlere para aktarılması gibi bir gizli amacın olduğu şeklindeydi. Bu yasa cumhurbaşkanı tarafından veto edildi.

Nakşi şeyhini ziyaret

Tayyip Erdoğan, 16 Aralık 2005’te AKP İl Başkanlığı’nın düzenlediği bir program için bulunduğu Konya’da, eski MSP milletvekili ve Nakşibendi tarikatının şeyhlerinden Tahir Büyükkörükçü’yü ziyaret etti. Erdoğan’ın programında bulunmayan ziyaret hakkında bilgi de verilmedi. Bu sırada Erdoğan’ın korumaları görüntü almak isteyen gazetecilere yine engel oldu. İçeride 45 dakika kalan Erdoğan, açıklama yapmadan ayrıldı.

TBMM Başkanlık koltuğunda bir İmam Hatipli

23 Nisan 2006 tarihinde TBMM’de düzenlenen törende meclis başkanının sandalyesine 21 yaşındaki bir imam hatip öğrencisi oturdu. Bu hiç de alışık olunmayan bir durumdu. Bir kere çocuklara adanmış bir resmi bayramda 21 yaşındaki bir delikanlının neden o koltuğa oturulduğu anlaşılamadı. Üstelik öğrencinin söylemi laiklik ve türban üzerineydi. Bu törende Bülent Arınç “laikliğin yeniden tanımlanması gerektiğini” söylüyordu.

23 töreninde çarşaflı kız çocuklar

23 Nisan 2006’da Tekirdağ Çorlu’da yapılan törenlere kız öğrenciler kara çarşafla, erkek öğrenciler ise fesle katıldılar. Aynı tarihte yine resmi törenlerde Atatürk anıtına çelenk koyan Ordu Fatsa AKP İlçe Başkanı sakız çiğnemekteydi. Garnizon komutanının şikayeti üzerine başkan tutuklanıyordu.

Bale mi Kuran Kusu mu?

Sanayi ve Ticaret Bakanı Ali Coşkun, Kuran Kurslarına ilköğretim beşinci sınıftan önce gidilememesini eleştirdiği bir konuşmasında, “15 yaşına gelen bir çocuk nasıl Kuran kursuna gidip öğrenecek. Bale için eğitime 4 yaşında başlanması gerekir diyenlerin Kuran öğrenmek için 15 yaşını beklemek lazım demesi demokrasiyle bağdaşmıyor.” diyordu. 6 Kasım 2006’daki bu açıklama günlerce medyada tartışılıyordu.

Belediyelerin “örtünmemek günahtır” söylemi

Belediyeler yayınladıkları ve halka dağıttıkları kitapçıklar ve kitaplarla dönem dönem tartışmalara neden oldu. Örneğin Eyüp belediyesi “Kutlu doğum Haftası’nda” izin almadan okullarda “Sevgili Peygamberimiz Hz. Muhammed” başlıklı bir broşür dağıttı. Broşürde, “Örtünmemek günahkar olmaktır. Başörtüsü yasağı, İslam dinini hatırlatan her şeye düşmanlıktır” deniliyordu.

Başbakan’ın ulema özlemi

Başbakan AİHM’in türban ile ilgili kararını eleştirirken bu konuda “mahkemenin bu konuda söz söyleme hakkı yoktur. Söz söyleme hakkı din ulemasınındır” diyordu. Bu açıklama büyük tartışmalara neden oldu.

Erdoğan’dan “4 kadınla evlilik” fetvası

Tayyip Erdoğan yine Berlin’de katıldığı bir toplantıda “İslam ülkelerinde 4 kadınla evlenilebiliyor. Bu Kuran’da var mı, mecburi mi?” sorusuna şu yanıtı veriyordu. “Hayır bu Kuran’ın emri değil. Ama bazı özel durumlarda 4 kadınla evlenmeye izin var. İznin de şartları var. Erkeğin eşi hastaysa, yaşlıysa ve sakatsa birden fazla kadınla evlenebilir. Tabi eşlerin rızası olması lazım” diyordu. Bu olaydan sonra Alanya’da yaşanan gelişmeler de büyük tartışmalara neden oluyordu.

Efendiler önde yemekte, eşler arkada yalnız

TBMM başkanı Bülent Arınç ve eşinin katıldığı, bir dinlenme tesisinden gerçekleşen düğünde Arınç ve Eşi ayı bölümlerde oturdu.

Ulaştırma Bakanı Binali Yıldırım, Samsun gezisinde Kavak’ta öğle yemeği molası verdiğinde, Bakan’ın masasında Vali, AKP vekilleri ve bürokratlar oturuyordu. Yıldırım’ın eşi ise ayrı bir masada tek başına oturuyordu. Bu fotoğraf günlerce gazete sayfalarındaki ve ekranlardaki yerini korudu.

İsmailağa raporu görmezden gelindi iddiası

Çarşamba cemaati içerisinde yaşanan cinayet olayı sonrasında medyaya yansıyan ilginç haberler vardı. Buna göre İstanbul Emniyeti 1980-2000 yılları arasında İsmailağa cemaati ile ilgili bir rapor hazırlamıştı. İsmailağa cemaatinin “çete” olarak nitelendiği bu rapor hiçbir şekilde dikkate alınmadı.

TBMM çatısı altında türban şov

AKP’nin TBMM’de gerçekleştirdiği her grup toplantısı tam anlamıyla bir türban şov haline getirildi.

Türbanlı folklorcu kız çocuklar

TBMM Başkanı Bülent Arınç’ın da bulunduğu bir resmi geçitte ilkokul öğrencisi kızlardan oluşan halk dansı gösteri grubu, sıra dışı bir görüntü sergiliyordu. Çocukların başlarını bilinen türban şeklinde bağlayarak gösteri yapmaları büyük tepki topluyordu.

Piyer Loti mi Eyüp Sultan mı?

AKP’li Eyüp belediyesi Piyer Loti tepesinin isminin Eyüp Sultan olarak değiştirilmesini öngören bir meclis kararı çıkarmaya çalıştı. İlçe meclisinden geçen karar, Büyük Şehir meclisinden geri döndü.

Kırmızı sokak planı

İçki yasağı tartışmaları hiçbir zaman bitmedi. AKP’li belediyelerin Kırmızı Sokak planları gösterilen tepkiler sonrasında ertelendi. Örneğin Üsküdar belediyesi zabıta ekipleri parklarda alkol içenlere 124 YTL gibi para cezaları kesti.

Göztepe parkına cami

Göztepe Parkı’na cami yapılması planları, Kadıköy Belediyesi’nin direnişiyle sona erdi. Kadıköy Belediyesi’nin ve bölge halkının direnç göstermesinin nedeni cami yapılmak istenen noktaya 500 metre uzaklıkla başka bir caminin olması ve parkın yeşil alan olarak kalması gerektiğiydi.

Kadınlara özel park

AKP’li Bağcılar belediyesinin kadınlara özel bir park yaptırma isteği “ayrımcılık” gerekçesiyle ciddi tepkiyle karşılaştı.

İlköğretim Okulu’nun sitesinde Said Nursi’ye övgü

Konya’nın Ilgın İlçesi’nde İnönü İlköğretim Okulu’nun web sayfasındaki ‘Rehberlik Öyküleri’ bölümünde, Said-i Nursi ve talebeleri ile ilgili övgü dolu sözlerin yer aldığı bir söyleşi yayınlandı. Yazının bir bölümünde Said Nursi’den ’Savaş kahramanı’, bir bölümünde ise ‘Hazret’ olarak bahsedilmesi dikkat çekti.

İDO feribotunda kıble oku

İDO’nun Yalova ve Bandırma seferlerini gerçekleştiren hızlı feribotlarında 9 yıldır mescit bulunuyor. Feribotlardaki mescitlerde kıble okla gösteriliyor.

Zina tartışması

AKP’nin TCK’da zinanın suç sayılması konusunda bir değişiklik yapmak için gösterdiği çabalar toplumda geniş yankı buluyordu. Bu konu hakkında çıkarılan yasa, Anayasa Mahkemesi tarafından eşitlik ilkesine aykırı olduğu gerekçesiyle iptal ediliyordu.

Devlet hastanelerinde türbanlı çalışanlar

Kamusal alanda türban kullanılması yasal olarak halen bir suç. Ancak bu yasak çoğu zaman farklı yöntemlerle deliniyor. Tempo’nun farklı şehirlerdeki devlet hastanelerinde yaptığı gizli çekimlerle buralarda türbanlı görevlilerin çalıştığını tespit ediyordu.

Genelkurmay’ın dikkat çektiği kutlu doğum haftası etkinlikleri
Genelkurmay açıklamasına konu olan Şanlıurfa ve Denizli’deki Kutlu Doğum Haftası etkinlikleri…
Şanlıurfa’da 22 Nisan’da Atatürk Spor Salonu’nda Mustazaflar ile Dayanışma Derneği (Mustazaf-Der) tarafından düzenlenen gecede 2 bin kişinin harem-selamlık oturduğu, 23.00’te sona eren gecede, 5-12 yaşlarında, başları türbanlı, çarşaf giydirilmiş 8 kız çocuğu ilahi okuduğu tespit edilmişti.

Denizli’de 17 Nisan’da Delikliçınar Meydanı’nda İl Müftülüğü ve Denizli Belediyesi tarafından düzenlenen, türbanlı ilköğretim okulu öğrencilerinin ilahiler söylediği, tekbir getirip 4 başlı canavar öldürdükleri piyesli organizasyon ile Nikfer Beldesi’nde, 4 cami varken, Atatürk İlköğretim Okulu’nda İl Müftülüğü’nce kadınlara dini vaaz verilmesi.

Hiç yorum yok: